RAMAZAN AYINA GİRERKEN

09 Mart 2024 16:55 Boğaziçi Eğitim Derneği 398

Bizi tekrar ibadet, itaat, cihat, dua, kardeşlik, îsar, fedakârlık, af, mağfiret ve rahmet mevsimi olan Ramazana, Kur’an ayına kavuşturan Rabbimize sonsuz hamd-u senalar olsun. Hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiğini, ibadet ve itaati bize öğreten, örneğimiz, öğretmenimiz ve önderimiz, Peygamberimiz Hz. Peygamber (sav) salat ve selam olsun.

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur`an`ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah`ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (Bakara Suresi:185)

“Ey iman edenler! Allah`a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara Suresi 183)

“İslam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah`tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe’ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak.” (Tirmizi, İman 3, (2612))

“Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.” (Müslim, Siyam, 2. (1079))

“Oruçlu bir kimse yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse onun yemesini, içmesini terk etmesine Allah`ın hiçbir ihtiyacı yoktur.”  [Buhari, Savm, 8.]

Bölgemizin bundan bir yıl önce maruz kaldığı depremin sene-i devriyesinde yeni bir Ramazana girerken, İslam Ümmeti  yine üzgün, yine mahzun, yine mazlum, yine param parça ve perişan. Sömürgeci, işgalci emperyalistler dünyanın dört bir tarafında, özellikle de 100 yılı aşkın bir süredir işgal altındaki Filistin’de, Gazze’de Müslüman kanı dökmeye devam ediyorlar. Siyonist terör şebekesi İsrail ve işbirlikçileri tarafından aylardır İslam`ın hürmetleri, mukaddesatımız ayaklar altına alınıp Müslümanların, kanları oluk oluk akıtılmaya, namuslarımız çiğnenmeye, topraklarımız işgal edilmeye, yakılmaya, yıkılmaya, kadınlarımız, çocuklarımız öldürülmeye, onurlarımız ayaklar altına alınmaya devam etmektedir. 21. yüzyılda, bütün dünyanın gözü önünde, bir avuç masum ve mazlum insana karşı eşi ve benzeri görülmemiş bir vahşet işlenmektedir. Sözde çağdaş dünya, terör aparatının bir an önce işlemekte olduğu katliam ve soykırımı tamamlaması noktasında elini çabuk tutmasını telkin ederken, her türlü silah, teknoloji ve lojistik desteği sağlıyor ve maalesef iki milyarlık İslam ümmeti, eli kolu bağlı bir şekilde seyretmekten ve beklemekten başka bir şey yapamıyor. İslam Ümmeti her taraftan mahkûm edilmeye ve köleleştirilmeye çalışılıyor.

İslam düşmanları, Rahmet kapılarının aralandığı şu günlerde, İslam Ümmetine büyük acılar yaşatarak Ramazanın bereketi ve feyzi gölgelemek istiyorlar. İşte Mısır`da Ramazan ayının arifesinde, bundan sadece birkaç gün önce darbeci Sisinin mahkemeleri tarafından, Müslüman Kardeşlerin lider ve mensuplarına idam cezaları verildi. Tunus’ta Müslümanlar suçsuz yere mahpus, Suriye’de hala, milyonlarca insan muhacir, Afganistan ve Yemen ekonomik ve siyasi kuşatma altında, Doğu Türkistan’da, Myanmar’da, Arakan’da ve birçok coğrafyada zulüm, vahşet, kan ve katliamlar devam etmektedir.         

İslam düşmanlarının, bu mübarek günleri bizlere zehir etme gayretlerine mukabil; bizler de bu ayı, diriliş ve direniş zeminine dönüştürmek zorundayız. Ramazan, İslam Ümmetinin diriliş, direniş, dayanışma, mücadele ve özgürlük mevsimine dönüşmelidir. Bu ayda Müslümanların ve mazlumların dertlerini anlamalı ve basiretimizi örten gaflet perdesini yırtmalıyız. Atalet, rehavet, meskenet, mezellet, gaflet, her türlü vurdumduymazlık ve tembellikten kurtulmalıyız. Kulluk, kardeşlik ve ümmet olma şuuruna varmalıyız. Firavunlaşan nefislerimize ve yeryüzündeki firavunlara meydan okuyarak, sadece Rabbimize kulluk etme, yalnızca O’nu razı ve memnun etmenin gayret ve mücadelesini vermeliyiz. Acizliğimizi ve hakirliğimizi görüp sahte ilah ve otoritelerden  yüz çevirmeli ve kâinatta Allah`ın azamet ve kudretinin nakışlarını görmeliyiz. Malın, mülkün, mevki, makam ve sahibiymişiz gibi görünen her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunu, bizlerin ise emanetçiler olduğunu görmeliyiz. O halde mal ve mülk, Allah`ın kullarına bizim elimizle ulaştırılmak istenen emanetleridir. Müslümanların ihtiyaçlarını düşünmeli, yoksulların durumlarını anlamalı ve mülkün kullar arasında taksimi konusunda İlahi emirlere kulak verilmeliyiz ve gereğini yapmalıyız. İnsanların zayıflığı karşısında, İlahi kudretin yüceliğini görmeliyiz. Şu ramazan mektebinde, temaşa ettiğimiz bu yüce hakikati de, mücadele çizgimizin temel öğretisine dönüştürmeliyiz.

Özellikle, bu günlerde Kur’an ayı olan Ramazan ayının festival,  yemek ve eğlence karnavalına dönüştürülmesine izin vermemeliyiz. Kur’an’ın indirilmeye başlandığı Ramazan ayı, bireysel ve toplumsal sorumlulukların en iyi şekilde hissedildiği istiğfar, tövbe, takva, tezkiye, terbiye, ihsan ve arınma ayıdır. Ramazan, diriliş ve paylaşmadır, mücadele ve kıyamdır, sabır ile yoğrulup uzun ve kutlu bir çilenin meyvesine talip olma sürecidir. Ramazan, kenetlenme ve vahdet iksirini içme ayıdır. Ramazan, mahrumlar ve ezilmişler ile dayanışma zemininde bir araya gelmedir. Ramazan, kul olduğunu, aciz ve zayıf olduğunu hatırlamadır. Ramazan, hayatın gerçek anlamını anlama ve hikmet pınarlarından içmedir. Ramazan, masivayı terk edip ilahi dergâha yönelmedir. Ramazan, tüm korkulardan ve dünyevi bağlardan azat olup özgürleşmedir.

Büyük hakikat ve bereketleri içerisinde barındıran bu günler, Müslümanlar ve İslam Ümmeti için bulunmaz bir hazinedir. Silkinip kendimize, asli kimliğimize dönme fırsatıdır. Bu Ramazanı hayatımızda dönüm noktası yapıp rahmet ve mağfiret kapısından içeri girmeliyiz ve bir daha da geri dönmemeliyiz. Ramazanın vesile olduğu yüce  mertebeden bir daha aşağıya inmemeliyiz.

Ramazan atalet, tembellik ve tatil ayı değil, bilakis tüm yıla yetecek enerji ve motivasyonu depolama ayıdır. İslami bir kişilik ve Rabbani bir toplum inşa etme hususunda Ramazanı bir fırsat bilmeliyiz.

Ramazan say ve gayrettir. Akabindeki bayram da mükâfatıdır. Yani kutlu bir çilenin ve meşakkatin kendisi rahmet olduğu gibi, neticesi bir mükâfattır. İşte, hayatı da Ramazan gibi bilip; ibadet, itaat, ihlas, ihsan, takva, dua, arınma, güzel ahlak, direniş ve mücadele ile süslemek gerekir. Elbette Ramazana dönüşen bir hayatın mükâfatı ve neticesi, hem bu dünyada, hem de ahirette bayram olacaktır inşaallah... Rabbimiz kolaylaştırsın ve nasip etsin.

Büyük ecir ve sevaplarla dolu olan Ramazan ayına girerken özellikle şu hususları kardeşlerimize hatırlatmayı uygun görüyoruz:

1- Bu ayda nazil olmaya başlayan Kuran-ı Kerimi okumayı bilmiyorsak öğrenelim. Tecvitli okumasını bilmeyenler, tecvidi öğrenmeye gayret göstersin. Camilerde veya evlerde okunan mukabeleye katılalım.

2- Kardeşlik bağlarımızı geliştirmek için komşu, akraba ve dostlarımıza, özellikle öğrencilere ve maddi durumları iyi olmayan kimselere israfa kaçmadan iftar yemeği verelim, davet edildiğimizde iftar yemeklerine katılalım.

3- Akraba, hasta, yaşlı, dost ve daha önce ilişkide olduğumuz kişilerin ziyaretine özen gösterelim, insanlarla ilişkilerimizi düzeltelim ve güçlendirelim.

4- Sevapların yüzlerce kat fazlasıyla karşılığının verildiği bu mübarek ayda ibadetlerimizi arttıralım. Bu çerçevede teheccüd namazına da özen gösterelim. Zaten sahura kalkıyoruz, sahura kalkmışken teheccüdü de rahatlıkla kılabiliriz. Bu şekilde teheccüdü Ramazan sonrası için de bir alışkanlık haline getirelim.

5- İbadetlerin sevabının diğer aylara göre çok daha fazla olduğunu göz önünde bulundurarak varsa zekâtımızı da bu ayda verelim ve bundan sonraki yıllar için de zekâtımızı vermeyi bu aya denk getirelim.

6- Çocuklarımızı da unutmayalım, ibadete alıştıralım, kendimizle beraber camiye getirelim, oruç tutmasalar da sahur bereketi ve alışkanlığı için sahura kaldıralım, Kur’an okumalarını sağlayalım.

7- Hz. Peygamber (sav)’in, bu ayda sadaka vermede esen rüzgâr gibi olduğunu düşünerek ve bu konudaki ayet ve hadisleri de göz önünde bulundurarak sadaka vermede cömert olalım. “Sadakaya muhtaç olan zaten benim, sadaka verecek bir şeyim yok” demeyelim, yarım hurma ile bile olsa bu büyük ibadetten mahrum kalmayalım. Ramazan ayında, kimsesizlere, fakirlere, yoksullara, komşulara, hayır kurumlarına yardımda bulunmak; onlara şefkat ve merhamet göstermek, her zaman olduğu gibi imanımızın gereğidir. Peygamberimiz (sav), her zaman muhtaçları gözetir, kimseyi eli boş çevirmezdi. Hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Fukarayı arayınız, görüp gözetiniz. Siz ancak fakirleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız.”

8- Bu ayın Kur’an ayı olması hasebiyle bu ayda kısa bir tefsir okuyalım. Zaman elverirse bitirebileceğimiz bir siyer kitabı okuyalım.

9- Bu ayda özellikle ehil olan kardeşlerimiz tebliğ ve davet için daha fazla gayret göstermeli, bu çerçevede programlarını biraz daha arttırmalıdır.

10- Ramazan ayı içerisinde ama hangi günde olduğu bilinmeyen ve Yüce Allah tarafından gizlenen bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesin bütün Ramazan ayı içinde arayalım, her geceyi kadir gecesiymiş gibi değerlendirelim. Son on geceyi, bunların da tekli gecelerini daha fazla değerlendirelim. Rabbimizde dileğimiz odur ki kadir gecesini bu şekilde isabet etmiş olalım.

11- Hz. Peygamber (sav)’in bu ayda itikâfa önem verdiğini de düşünerek kısa süreliğine de olsa bu ayda itikâf ibadetinden kendimizi mahrum bırakmayalım, itikâfta kendimiz ve dünya Müslümanları için dua edelim.

12- Dilimizi korumaya gayret gösterelim, müptelası olduğumuz gıybetten uzak durmaya çalışalım, dili zikre alıştıralım ve bu durumun ramazanda sonra da devam etmesine özen gösterelim. Ramazan ayına girerken; Dinimiz İslâm’ın haram kıldığı kin, haset, dedikodu, yalan, bühtan, iftira, gıybet, nefret gibi kötü huylardan vazgeçmeliyiz. Dünya ve ahiretimiz için faydası olmayan her türlü davranışlardan uzak olmalıyız.

13- İşgal, sömürü ve zulüm altındaki İslam coğrafyasının kurtuluşu, İslam ümmetinin parçalanmışlıktan kurtulup birleşmesi ve İslam’ın yeryüzüne hâkimiyeti için her fırsatta dua edelim. Duaların icabet zamanlarını özellikle gözetelim.

Hayatımız ramazan olursa, akıbetimiz; zafer ve ebedi saadet olacaktır.

Tüm İslam Ümmetinin Ramazanını tebrik eder ve Müslümanları zafere, insanlığı hidayet ve kurtuluşa taşıyan bir sefineye dönüşmesini Allah Azze ve Celle’den niyaz ederiz.

Yorum Ekle

İlk Yorumlayan Siz Olun!
  • Etiketler
Boğaziçi Eğitim Derneği

Boğaziği Eğitim Derneği Kurumsal Web sitesi.

Boğaziçi Eğitim Derneği

İstiklal Mah. Hamikoğlu Sok. No:16
44320 Battalgazi / Malatya

Dernek Yazılımı: Medya İnternet™ - Dernek Sitesi Kulga © Tüm Hakları Saklıdır.