Dr. İdris ARAZ

Dr. İdris ARAZ

Kültürel yozlaşmanın geldiği son nokta: Tingilizce

03 Aralık 2024 14:12 Boğaziçi Eğitim Derneği 443

 

Kültürel yozlaşmanın geldiği son nokta: Tingilizce

 

 

 

Geçenlerde bir dergide okuduğum Singapur Seyahatnamesi dikkatimi çekti. Yazıda Singapur hakkında farklı ayrıntılara yer veriliyordu. Gezi yazıları okumayı seven şahsımın merakını celbeden asıl nokta ise ‘Singilizce’’ sözcüğü oldu.

Önce, bu sözcüğün İngilizce olması gerektiğini, baskı hatası nedeniyle Singilizce yazılmış olabileceğini düşündüm. Ancak yazıyı okumaya devam ettiğimde baskı hatasının söz konusu olmadığını, Singilizce diye bir dilin var olduğunu anladım.

Singilizce, Singapurluların diliymiş. Singapur dili, uzun yıllar İngilizcenin tahakkümü altında kalmış. Günümüze gelinceye kadar Singapur dilinde yüzde doksanlara varan, evet yanlış okumadınız, yüzde doksanlara varan İngilizce söz varlığı yer edinmiş. Bununla da yetinmeyen sömürgeci dil, istila ettiği dilin cümle yapısını da bozarak nihayetinde Singilizce diye bir dilin ortaya çıkmasına neden olmuş.

Singilizce, yani Singapur’un sadece ‘‘S’’ si ve İngilizcenin tamamı.

Sözünü ettiğim seyahatnameyi okurken dil ve kültür açısından karşı karşıya bulunduğumuz büyük tehlikeyi bir kez daha idrak ettim. Günümüzde İngilizce söz varlığının, dilimizde ne gibi bir orana sahip olduğunu tam olarak bilememekle birlikte, bunun yüzde yirmi gibi büyük bir yekûn oluşturduğunu sanıyorum.

Yüz elli sene önce belki de birkaç sözcükle güzel dilimize sokulmaya çalışan İngilizcenin, bugün söz varlığımızda büyük bir yer işgal etmesi –dilimize sahip çıkmadığımız takdirde- yıllar sonra sözlüklerimizde, bu dilin, kelime oranını yüzde doksanlara çıkaracağından emin olabilirsiniz.

Küreselleşen dünyada dillerin etkileşim hâlinde olmasından daha doğal bir şey olamaz. Ama yeryüzünden silinmek istemeyen bir dil, hiçbir zaman, yabancı dillere kapılarını tamamen açmamalıdır. Özellikle siyaset ve basın mensupları olmak üzere dil konusunda pek de duyarlı olmayan insanlarımızın, dillerine çekidüzen vermeleri gerekmektedir. Sözgelimi herkesin benimsediği ‘‘bilgisayar’’ sözcüğü varken sırf entellik olsun diye ‘‘computer’’ sözcüğünü kullanarak kendini gülünç duruma düşürmenin ve güzel dilimizin yok olmasına katkıda bulunmanın(!) hiçbir anlamı yoktur.

Bu satırların yazarı, ilerde ‘‘Tingilizce’’ diye bir dil konuşmak istememektedir. Tingilizce, yani Türkçenin sadece ‘‘T’’ si, İngilizcenin ise tamamı.

Daha şimdiden İngilizcenin, dilimize ne kadar nüfuz ettiğini hiç düşündünüz mü? Yeni bir güne gözlerimizi açar açmaz İngilizcenin, dilimizi nasıl kelepçelediğini ve bunu gün boyu sürdürdüğünü bir hayal edelim:

Malum, WC ile başlar hayat. Ardından 3 innescafeyi yudumlayıp işe koştururuz. Evdekiler eskiden ‘ güle güle, kal sağlıcakla, Allaha emanet’ demekle birlikte günümüzün modasına dil uydurarak bye bye deyip el sallar. Fastfood, shop, digitall, photocentre, jeans, copycenter, telecommunication, home collection,  kids, information, showroom camekânlı işyerlerini geride bırakıp zihnen ve lisanen İngilizleşmiş halde ofisimize varırız.

Derken can sıkıntımıza biraz daha sıkıntı ekler, masamızdaki Aktüel, Tempo gibi dergilerle gündemi takip etmeye çalışır, bir yandan da elimizde kumanda Show TV, Star, Flash, Now diye kanaldan kanala atlarız.

Stres bastı, bir ice tea fena olmaz, kesmedi mi hemen bir ice cream ile takviye ederiz. Ferahlamak için yol boyu yapalım derken yolun her iki kenarındaki iş yerleri tabelaları, New York caddelerinden birinde gezindiğimiz hissini uyandırır bizde.

Beyin, İngilizce sözcüklerle doldu dolacak. Gencecik insanlar geçiyor yanımızdan, üzerlerindeki T-shirtlerle. Kendilerinin de anlamını bilmediği farklı farklı sözcükler var bu T-shirtlerde, İngiliz kültür ve lisanından.

Vakit akşam, restaurantta yemek, cafede biraz face, twitter, instagram

Bu kadarı yeter deyip hayal âleminden sahici hayata dönelim isterseniz. Sahi, geçen gün Sayın Cumhurbaşkanımız da diziler üzerinden kültürel yozlaşmanın geldiği noktaya dikkat çekmedi mi? Akşam kumandayı elinize alıp rastgele kanalları tuşlayın. Hemen hepsinde bir diziyle karşılaşacaksınız, kültürel anlamda bizimle hiçbir ilgisi olmayan.

Tam tersine kültür, din, maneviyat anlamında ne kadar müspet özelliğimiz var ise bu diziler aracılığıyla saldırıya maruz kalıyor. Sanki müstemleke bir memleketiz de başımızda İngiliz valiler var, kültür erozyonu ile karşı karşıyayız.

Sorun ortada aslında, benim gibi onlarca yazar bu sorunu teşhis eden yazılar da kaleme aldı. Peki, çözüm ne? İlahî kelamda geçtiği üzere ifsat ediciler kendilerine yakışanı yapıyor aslında. Bu anlamda kötü insanlar neden cibilliyetini gösteriyor diye serzenişte bulunmanın çok da bir anlamı yok. Biz iyi insanlar üzerimize düşeni yapıyor muyuz, asıl mesele bu?

 

Yorum Ekle

İlk Yorumlayan Siz Olun!

YAZARIN SON 5 YAZISI

Tüm Yazıları
Boğaziçi Eğitim Derneği

Boğaziği Eğitim Derneği Kurumsal Web sitesi.

Boğaziçi Eğitim Derneği

İstiklal Mah. Hamikoğlu Sok. No:16
44320 Battalgazi / Malatya

Dernek Yazılımı: Medya İnternet™ - Dernek Sitesi Kulga © Tüm Hakları Saklıdır.