Hüseyin KUBAT

Hüseyin KUBAT

SILA-İ RAHİM

29 Aralık 2024 12:12 Boğaziçi Eğitim Derneği 269

SILA-İ RAHİM

Sözlükte “bağ, ilişki” anlamına gelen sıla ile “döl yatağı, ana rahmi” ve mecazen “insanlar arasındaki soy birliği, akrabalık bağı” mânasındaki rahm/rahim (çoğulu erhâm) kelimelerinden oluşan sıla-i rahim terim olarak “kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, akrabalarla ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme” şeklinde açıklanmaktadır. Akrabalar için zü’l-erhâm, ülü’l-erhâm gibi tabirler de kullanılır.(DİA).

Kur’ân-ı Kerîm’de rahim kelimesi geçmemektedir. Rahim kelimesinin çoğulu erhâm yedi âyette sözlük anlamında kullanılmıştır. "Sizi rahimlerde dilediği gibi şekillendiren O’dur. Mutlak güç ve hikmet sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur."(Âl-i İmrân 3/6). "Koyundan iki, keçiden iki olmak üzere sekiz eş ... De ki: “O, bunlardan iki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerindeki yavrularını mı haram kıldı? Eğer doğruysanız bana bilerek söyleyin.” (En‘âm 6/143. Ayrıca bkz. En'am 144; Ra‘d 13/8). Üç âyette “akrabalar, akrabalık bağları, akrabalık hakları” anlamında kullanılmıştır."Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının. Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir."(Nisâ 4/1), "Yönetimi üstlenseniz hemen yeryüzünde kötülük çıkaracak ve yakınlık bağlarını parça parça edecek değil misiniz?" (Muhammed 47/22), "Kıyamet gününde yakınlarınız da çocuklarınız da size asla fayda vermeyecek. Allah aranızda hükmünü verecek. Yapıp ettiklerinizi Allah görmektedir." (Mümtehine 60/3). İki âyette ülü’l-erhâm şeklinde, “akrabalar” mânasında geçmektedir. "Daha sonra iman edenler, hicret edip sizinle beraber cihad edenler, işte bunlar da sizdendir. Aralarında rahim bağı bulunanlar Allah’ın hükmüne göre birbirlerine daha yakındır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir." (Enfâl 8/75), "Peygamber müminlere kendilerinden daha yakındır, eşleri de onların anneleridir. Aralarında kan bağı bulunanlar Allah’ın kitabında (mirasçılık bakımından) birbirlerine, diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; dostlarınıza lutufta bulunmanız başkadır. Bu hüküm kitapta kayıt altına alınmıştır." (Ahzâb 33/6).

Ayrıca “kurb” (yakınlık) kökünden çeşitli kelimelerin bulunduğu başka âyetlerde de akrabalarla ilgili görevlere yer verilmiştir. "Bir zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan, “Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz." (Bakara 2/83). Nisâ sûresinin ilk âyetinde Allah’a saygısızlığın hemen arkasından akrabalık haklarına riayet etmemekten sakınılması istenmekte olup İslâm âlimleri bu âyete ve daha başka âyetlerle hadislere dayanarak sıla-i rahmi gözetmenin vâcip (farz) ve sıla-i rahme riayetsizliğin haram olduğunu bildirmiştir. Arapça’da “yakın” anlamına gelen karîb kelimesi, bu genel mânası yanında, özellikle “biriyle aynı soydan olan kimse”yi de ifade etmekte olup bunun çoğulu olan akribâ’ Türkçe’de akraba şeklinde ve daha geniş anlamda kullanılmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’de akrabayı ifade etmek üzere daha çok zü’l-kurbâ (Bakara 2/83, 177; Nahl 16/90 vb.), ülü’l-kurbâ (Nisâ 4/8) ve el-akrabûn (Bakara 2/180, 215; Nisâ 4/7, 33) gibi tabirler zikredilmektedir. Bunun gibi, nesebe dayalı kan hısımlığını ifade eden rahm, rihm veya rahim (çoğulu erhâm) kelimeleriyle yapılan ülü’l-erhâm (Enfâl 8/75; Ahzâb 33/6), zevü’l-erhâm (tekili zü’r-rahim) terkipleri de “akraba” anlamındadır.

Hadislerde de bu konu geniş şekilde ele alınmıştır. Bir hadiste bir kimsenin, “Beni cennete götürecek bir iş söyler misiniz?” şeklindeki bir sorusuna Hz. Peygamber, “Allah’a kulluk edip O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın; namazını kılar, zekâtını verirsin ve akrabanı gözetirsin” diye cevap vermiştir. Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’inde, “Kim akrabasına ilgi gösterirse Allah da ona ilgi gösterir” şeklindeki başlık altında kaydedilen bir hadise göre (“Edeb”, 13) Allah Teâlâ, ana rahmine bağlı akrabalık düzenini kurduktan sonra bu bağları yaşatanlara kendisinin ilgisinin süreceğini, akrabalık bağlarını koparanları ise kendi ilgisinden mahrum bırakacağını bildirmiştir. Diğer bazı hadislerde de Allah’ın rahmân ismiyle sıla-i rahim arasında ilişki kurularak bu görevi yerine getirenlerin ilâhî rahmetten nasiplerini alacaklarına, ihmal edenlerin ise rahmetten yoksun kalacaklarına işaret edilir (Buhârî, “Edeb”, 13; Tirmizî, “Birr”, 16). Hadislerde sıla-i rahim konusunda karşılık beklenmemesi, ilişkiyi kesenlerle de akrabalık bağlarının sürdürülmesi gerektiği bildirilmektedir. Rasûlullah, sıla-i rahmin müslüman olmayan yakın akrabaya karşı da geçerli olduğunu ifade etmiş ve, “Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz” meâlindeki âyetin (Mümtehine 60/8) buna işaret ettiğini bildirmiştir. (Buhârî, “Hibe”, 29; “Edeb”, 7, 8, 9). Hangi sadakanın daha faziletli olduğunu dair bir kişiye de “Akrabaya verilendir, çünkü bunda bir sadaka, bir de sıla-i rahim sevabı var” şeklinde cevap vermiştir (Nesâî, “Zekât”, 22, 82). Bazı hadislerde sıla-i rahmin ömrü uzatacağı ifade edilir.(Buhârî, “Edeb”, 12; Müslim, “Birr”, 20, 21).

Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerde akrabalık bağlarının karşılıklı ziyaret, haberleşme, maddî ve mânevî yardımlaşma gibi çeşitli yollarla korunması ve güçlendirilmesi üzerinde hassasiyetle durulur. “Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık -bağlarını koparmak-tan sakının” (Nisâ 4/1) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber de, “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin; Allah’a ve âhiret gününe iman eden sıla-i rahimde bulunsun” (Buhârî, “Edeb”, 31, 85) demiştir. İslâm, akrabalığı yalnız kan bağıyla sınırlamamış, evlilik ve süt emzirmeyi de birtakım dinî ve hukukî sonuçlar doğuracak şekilde akrabalık bağı oluşturan unsurlar kabul etmiştir.  “Sıla-i rahim, Rahmân olan Allah’tan bir bağdır. Kim onunla irtibatını sürdürürse Allah da onunla irtibatını sürdürür; kim de onu koparırsa Allah da o kimseyle ilişkisini koparır.” (Tirmizî, Birr, 16). “…Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının...”.(Nisâ, 4/1). “Rızkının bol, ömrünün bereketli olmasını arzu eden, akrabalık bağını devam ettirsin.” (Buhârî, Edep, 12).

Müminler olarak gözetmemiz gereken önemli bağlardan biri de sıla-i rahimdir. Sıla-i rahim; ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla güzel ilişkiler kurmaktır. Onlarla bağlarımızı koparmamaktır. Sevinçlerini ve hüzünlerini paylaşmaktır. İhtiyaç duydukları anda yardımlarına koşmaktır. Düştükleri vakit ellerinden tutup kaldırmaktır. Birbirimize şefkat, merhamet ve muhabbetle destek olmaktır. Sıla-i rahim, sadece bizimle ilişkilerini devam ettiren akrabalarımızla ilgilenmek, onların ziyaretinde bulunmak değildir. Bununla birlikte sıla-i rahim, aramayanı aramak, gelmeyene gitmek, hal hatır sormayanın halini ve hatırını sormaktır. Nitekim sahabeden biri Peygamberimiz (s.a.s)’e gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü! Ben akrabalarımla ilişkilerimi sıcak tutmaya, irtibatımı devam ettirmeye çalışıyorum, onlarsa beni arayıp sormuyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar.” demişti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s), o sahabeye şöyle buyurmuştu: “Sen böyle davranmaya devam ettiğin sürece Allah’ın yardımı seninledir.” (Müslim, Birr, 22).

Sıla-i rahmin birkaç derecesi vardır. En aşağı derecesi akrabalarımıza karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmak; karşılaştığımızda selâmlaşmayı, hal hâtır sormayı ihmâl etmemek; dâima kendileri hakkında iyi şeyler düşünmek ve hayır dilemektir. İkinci derece de ziyâretlerine gitmek ve çeşitli konularda yardımlarına koşmaktır. Bunlar daha çok bedenî hizmetlerdir. Özellikle yaşlıları zaman zaman yoklayarak, yapılacak işleri varsa onları takib etmek kendilerini sevindirecektir. Sıla-i rahmin üçüncü ve en önemli derecesi akrabalara malî yardım ve destek sağlamaktır. Ziyaretler akrabalar arasındaki sevgi bağlarını güçlendirir. Dargınlıkları sona erdirir. Sevinç ve üzüntülerin karşılıklı paylaşılmasına, sıkıntılara birlikte çareler aranmasına vesîle olur. Özellikle yaşlılar toplumda yalnız kalmadıkları, çevrelerinde kendilerini seven, arayıp soran insanların bulunduğu inancı ile son yıllarını huzur ve mutluluk içinde geçirirler.

İnsanları unutanın, unuttuğu insanlar tarafından bir şekilde unutulacağı açıktır. Zor günlerinde insanların yanında yer almayan, zor gününde kimseyi yanında bulamayacak ve kendiside yalnız kalacaktır. Akrabalarla bağı koparmak, her biri bir köşeye savrulan boncuklar gibi insanların birbirinden ayrılmasına ve anlamsız bir boşluğa yuvarlanmasına,  dağılmasına sebep olacaktır. Sıla, Peygamber Efendimizin yaşam modelidir, sünnetidir, peygamber ahlâkının bir parçasıdır. Bu sebeple akrabalarımıza; tatlı dilli, güler yüzlü, sabırlı ve hoşgörülü olalım. Aramızdaki küçük sıkıntıları, ufak anlaşmazlıkları, büyüyüp kangren haline gelmesine izin vermeden çözelim. Selamı, hal hatır sormayı, irtibatımızı kesmeyelim, kendimiz için istediğimiz güzellikleri onlar için de isteyelim. Akraba ile ilgiyi koparmanın ve onlara kötü davranmanın, büyük günahlardan olduğunu da hatırımızdan çıkarmayalım. Şunu da unutmayalım ki, herkes yaptıklarından sorumludur ve herkes bireysel olarak hesaba çekilecektir. Başkaları yanlış veya eksik yapıyor, bizimle ilişkilerini kesip akraba hukukunu ihmal edlyor diye bizimde aynını yapmamız gerekmiyor.

Teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği bir dönemde yaşıyoruz. İstediğimiz anda dünyanın diğer ucundaki insanlarla hem sesli hem de görüntülü irtibat kurabiliyoruz. Ancak bütün bu gelişmelerin aksine gün geçtikçe birbirimizden daha da uzaklaşıyor, en yakınımız olan anne babamızı dahi ihmal edebiliyoruz. Her geçen gün kalabalıklar içinde yalnızlaşıyor ve bireyselleşiyoruz. Günümüzde, gözbebeği evlatlarının yolunu gözleyen, yalnızlığa terk edilmiş nice ana-babalar var. Halinin hatırının sorulmasını bekleyen nice akrabalarımız var. Bir nebze olsun dertlerinin paylaşılmasını, gönüllerinin alınmasını dileyen nice yakınlarımız var. Bir selama, içten bir tebessüme, samimiyet ve muhabbete muhtaç nice komşularımız var.

Günümüzde bireysellik öyle boyutlara ulaşmış ki, insanlar tek yaşamayı her şeyden fazla tercih ediyor. Kendisinden başkasını, anne, baba, eş ve çocuklarını bile düşünmeyen garip insanlarla aynı dünyayı paylaşıyoruz. Bu insanlarla iletişime geçmek, sohbet etmek, ziyaretleşmek çok zor olmaktadır. Gelmeyene gitmek, sormayanı sormak gerekiyor. Ancak bu tür ilişkilerin devam etmesi, sürekli olması mümkün olmamaktadır. Zira uzun süreli ilişkiler çift taraflı olmak zorundadır. Akrabalık bağları çok önemlidir. Bunu bir şekilde sağlamak ve devam ettirmek gerekmektedir. İnsan sosyal bir varlıktır. Yalnız yaşamak ve yaşamı devam ettirmek mümkün olmamaktadır. İnsanlarla, özellikle akrabalarla ilişkileri sürdürmek gerekmektedir. Bu insanın temel ihtiyaçlarından biridir. Bu nedenle rahmet vesilesi olan sıla-i rahimi ihmal etmeyelim. Sıla-i rahimin bereketinden kendimizi mahrum bırakmayalım. Anne-babamızın gönlünü hoş tutalım. Akrabalarımızdan samimiyet ve muhabbeti, selamı ve içten bir tebessümü esirgemeyelim. Bayramlarda, düğün ve cenazelerinde onları yalnız bırakmayalım. Çocuklarımız, büyüklere hürmet etmeyi, yakınlarımızı sevindirmeyi bizden öğrensin. Yavrularımız, sevinçlerin paylaşıldıkça arttığını, üzüntülerin paylaşıldıkça azalacağını bizden görsün. “Sıla-i rahim, Rahmân olan Allah’tan bir bağdır. Kim onunla irtibatını sürdürürse Allah da onunla irtibatını sürdürür; kim de onu koparırsa Allah da o kimseyle ilişkisini koparır.”(Tirmizî, Birr, 16).

 

 

 

Yorum Ekle

İlk Yorumlayan Siz Olun!

YAZARIN SON 5 YAZISI

Tüm Yazıları

SON HABERLER

Boğaziçi Eğitim Derneği

Boğaziği Eğitim Derneği Kurumsal Web sitesi.

Boğaziçi Eğitim Derneği

İstiklal Mah. Hamikoğlu Sok. No:16
44320 Battalgazi / Malatya

Dernek Yazılımı: Medya İnternet™ - Dernek Sitesi Kulga © Tüm Hakları Saklıdır.