1997’nin Eylül ayıydı. Saf çocuğu masum Anadolu’nun kıvamında küçük bir kasabadan çıkıp üniversite için Malatya’nın yolunu tutmuştum. Bir sene Çöşnük’teki KYK yurdunda kaldım. Öğrenci yurdundan şehir merkezine inmek için Kışla Caddesi’ni kullanırdım. İlk gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Cadde üzerinde Malatyalıların “çıplak heykel” dedikleri bir heykel vardı.
Aslında anıtta bir değil iki heykel bulunmaktaydı. İlk heykel Türkiye’nin her yerinde görmeye alışık olduğumuz klasik bir Atatürk heykeli idi. Ama ikincisi, Atatürk’ün yanındaki heykel, o da neyin nesi? Çırılçıplak bir genç heykeli… Bildiğiniz anadan üryan, sadece cinsel organı bir yaprak ile kamufle edilmiş.
Evet, ilk gördüğümde gözlerime inanamamıştım, ama daha sonra Malatya’da yaşayan çoğu insan gibi ben de bu durumu kanıksadım galiba. Resmen şehrin göbeğinde, üstelik bu ülkenin kurucusunun yanı başında çıplak bir adam heykeli… Ve işin daha kötüsü bütün resmî bayramlarda tüm idarî erkân, kadın erkek toplanıp çıplak adam önünde tören gerçekleştiriyor.
Sizce Atatürk hayatta olsaydı çıplak bir adam tarafından bir şehirde karşılanmak ister miydi? Böyle bir törene müsaade eder miydi? Hiç zannetmiyorum!
Merak edip acaba bu heykel ne zaman dikilmiş, diye bir araştırma yaptım. Tahmin ettiğim gibi çıplak heykel Atatürk döneminde dikilmemiş.
1946 yılında Malatya’da Atatürk ve İnönü anıtları yapılması için bir bağış kampanyası düzenlenmiş, tabii günümüzdeki gibi zorunlu bağış mı, değil mi bilemiyorum. Toplanan yüklü miktardaki para ile Vilayet Meydanı’na İnönü heykeli, Kışla Caddesi’ne ise söz konusu heykeller dikilmiş. İnönü kutsanmış da Atatürk gözden uzaklaştırılmış gibi geldi bana. Neden İnönü tek başına da, Atatürk çıplak bir genç ile birlikte temsil edilmiş?
Malatyagezi.com’daki bilgilere göre bu heykel ilk yapıldığında tamamen çıplak imiş, yani öyle kamuflaj bir yaprak falan da yokmuş. Bu durum halk arasında tepkilere neden olunca heykeldeki cinsel organ tıraşlanmış ve o bölge bir çınar yaprağı ile kapatılmış. Ama diğer her şey meydanda tabii.
Diğer bir rivayete göre heykel ilk dikildiğinde dönemin valisinin muhterem eşi, bundan rahatsız olmuş, bunun üzerine vali heykele müdahale etmiş.
Rivayet muhtelif olsa da durum ortada: Şu an çınar yaprağı ile mahrem yeri örtülmüş, bu hâliyle bile benim doğru bulmadığım çıplak heykel, başlangıçta tamamen anadan üryan olarak dikilmiş. Daha sonra halktan gelen tepkiler üzerine yanlışı tamamen ortadan kaldırmak yerine sadece bir çınar yaprağı ile rötuş yapmışlar. Ancak kanaatimce çok da değişen bir şey olmamış.
Sözün özü bu çıplak heykel bir değil, birkaç sebeple kaldırılmalı:
Birincisi şehrin ortasında bir adam böyle çıplak dolansa meczup denecek madem, derdest edilip akıl hastanesine kaldırılacak madem, o zaman böyle anadan üryan bir heykele şehrin göbeğinde yer olmamalı.
İkincisi çıplak heykelin sadece insanlarımıza değil, Atatürk’ün kendisine de saygısızlık anlamı taşıdığını düşünüyorum. Atatürk şehrimizi ziyarete gelse çıplak gençlerle onu karşılama töreni yapmayı hangi densiz yönetici aklından geçirebilir?
Üçüncüsü “nü heykel” yorumuyla çıplak adama hadi sanat diyelim. Ancak şu bilinmeli ki sanat eserleri muayyen zamanlarda belli ortamlarda sergilenir. Bir zamanlar Melih Gökçek’in Ankara’daki benzer bir durum için “Tükürürüm böyle sanatın içine!” diyerek yıktırdığı ucubeler gibi Malatyalıların kahir ekseriyetinin görmekten haz etmeyeceği nü heykeli kimsenin zorla umuma açık alanda teşhir etmeye hakkı olmasa gerek.
Peki, hazır deprem sonrası Malatya büyük bir şantiye alanına dönmüşken bu çıplak heykel kaldırılır mı diye soracak olursanız, bir tek ihtimalle, evet, derim. Yolu Malatya’ya düştüğünde Sayın Cumhurbaşkanımızın bir şekilde çıplak heykeli görmesini sağlarsak, ertesi gün bu rezalete son verir. Diğer türlü yerel yöneticilerden koca bakanlara pek çok yetkili ne yazık ki hemen her konuda inisiyatif almaktan kaçınıp topu sürekli Sn. Erdoğan’a attıklarından “belki bir gün” temennisiyle bekleyeceğiz.