ÇALINMIŞ BENLİK
İnsanının bir benliği olduğu gibi toplumların da bir benliği vardır.Birey veya toplum bu benlikle kendini tanımlar.Hayatını bu benlik etrafında şekillendirir.Bu benliğin oluşumunda da kabul ettiği düşüsel unsurlar önemli rol oynar.İnsan benliğini her yönüyle kuşatan bu düşünsel unsurlar insanın yaşam pratiğinde etkin roller üstlenir.Tutum ve davranışlarını,geçmişe,geleceğe bakışını ve ahlaki gelişimine etki eder.Özünü oluşturur.
Önemli olan kabul edilen ve benliği oluşturan bu düşüncelerin,ideolojilerin ve dinlerin insanı insan yapan gerçeklikle örtüşmesidir.İnsanı kendisine yabancılaştıran ve gerçek yaşam pratiğine ters düşen tüm bu faktörler, insanın asıl benliğiyle uyuşmayan,insanı kendi öz benliğinden uzaklaştıran faktörlerdir.
Özellikle çağımız insanının yaşamış olduğu benlik bunalımı ve kendine yabancılaşma duygusu hem insanı kendi özünden koparmış hem de toplumsal bir bunalıma itmiştir.Kendi varlığını evrenin özü olarak görmüş yaratıcıyı hayatın tüm olgularından dışlamıştır.Buda mülkün sahibi benim anlayışını beraberinde getirmiştir.Evrendeki ilahi özü görmeyen adeta çılgınlar gibi mal ve mülk biriktirme sevdasına düşen insan,insanı insanlaştıran benliğin gerisine düşmüştür.Kabil’in Habili yok etmesine dayanan ve tarihte karunlaşmış insanlar çıkarıp günümüzde de kapitalizm denen bir canavarla insanları ve toplumu karşı karşıya bırakmıştır.İnsana mülkün sahibi sensin aşını yapmış, etrafındaki yangını görmezden gelerek insanı bir tanrı yerine koymuştur.Böyle bir benliği kabullenen birey ve toplumlar bir damla petrolü bir damla insan kanına tercih etmiştir.Merhameti,adaleti yıkıma uğratan bu ve benzeri anlayışlar çağımızda bir çok toplumu ve insanı yokluğun,yoksulluğun ve açlığın pençesine atmıştır.
Rahmetli Cemil Meriç’in belirttiği üzere’’İnsan kökleriyle insandır.Köklerini kaybeden bir toplum insan olma vasfını kaybeder.’’Bu azgın kapitalist anlayış çağımız insanını insan olma vasfın ve gerçek benliğiyle buluşmasının önünde en büyük engeldir.
Çağımıza acil lazım olan şey ne teknoloji ne petrol nede paradır,her şeyden önce kendini bilen,kendi öz varlığının farkında olan,kendi benliğiyle buluşmuş insandır.Toplumlar asıl bunun yokluğunu yaşıyor.İnsanın onurunun bunca zedelendiği,ruhunda derin yaraların açıldığı şu zaman diliminde kendini bilen insana ihtiyaç vardır.
Üstat Şeriati’nin deyimiyle insanı kuşatan toplum,tarih,tabiat ve benlik zindanından kurtulmuş kendi gerçekliğiyle buluşmuş insandır asıl ihtiyacımız olan.
Özgürce düşünebilen,prangalarından kurtulmuş insanı inşa etmenin mücadalesi verilmelidir.
İzmlerin,paranın,çeşitli putların gölgesinde bu hayatı yaşayamayız.Anın vaciplerini yerine getirmeli,herkes üzerine düşen insan olma sorumluluğunu kendi benliğinde yeşertmelidir.Çağın sağır,kör ve dilsiz kalmış şuuruna ilahi bir nefesle dokunup insanoğlu uyandırılmalıdır.Ki insan olmaya,kendi benliğini bulmaya bir yol bulsun.Değişim yeryüzünün olanca ağırlığına direnip,bizi dünyaya bağlayan zincirlerin halkalarını bir bir kırarak başlayacak ve özgür bir benliğe bizi kavuşturacaktır.
