Ramazan ÖZEN

Ramazan ÖZEN

BANGLADEŞ BAHARI KIŞ OLMASIN

26 Ağustos 2024 10:43 Boğaziçi Eğitim Derneği 226

 

Bir yıla yaklaşan ve yüreğimizde derin yaralar açan, bütün dünyanın gözü önünde, gözü dönmüş Siyonist işgalci İsrail devletinin Filistin’de katliamlarının devam ettiği bu hüzünlü günlerimizde sevindirici haberler de alabilmekteyiz. Bu sevindirici haber Bangladeş’ten geldi. Yıllardır Bangladeş’te halka ve özellikle Müslümanlara zulmeden diktatör Şeyh Hasina’nın yapılan gösteriler neticesinde ülkeyi terk etmesidir sevindirici haber.

Medyada çok yer almayan bu olay, aylardır süren gösteriler neticesinde diktatör Hasina’nın Hindistan’a kaçmasıyla, Bangladeş’te bir dönem sona ermiş oldu. Özellikle gençlerin meydanlardaki kararlı duruşları ve bedel ödemeleri, bu başarıya ulaşılmasını sağladı.

Bangladeş, 1971 yılında yapılan savaş ile Pakistan’dan ayrıldı. Hasina, 1971 yılında yapılan savaş ile Bangladeş’in Pakistan’dan ayrılmasına öncülük eden ve 1975 yılında öldürülen Mucibur Rahman’ın kızıdır. Hasina, 2008 yılında yapılan seçimle iktidara geldi. İktidara geldikten sonra adeta babasının intikamını alırcasına ülkede kendisine muhalefet edecek yapıları sindirmek ve yok etmek için yasalar çıkardı.

Bangladeş, halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülke, ama, Hasina ülkeyi sekülerleştirmek için elinden geleni yaptı. Bangladeş’te Hasina’nın karşısında duran en etkili grup Cemaati İslami’ydi. Bu gücü bertaraf etmek için üç üyeden oluşan Uluslararası Suçlar Mahkemesi’ni 2009’da kurdu. 1971 yılındaki ayrılık savaşında, Pakistan’dan ayrılmaya karşı çıktıkları için Cemaati İslami’nin yönetici kadrosu suçlu bulundu ve cezalandırıldılar. Kimisi idam edildi, kimisi hapiste uygulanan işkenceler ve ilaçsızlıktan dolayı hayatını kaybetti. ( Uluslararası Suçlar Mahkemesi nedense bir an İstiklal Mahkemelerini hatırlattı.)

Cemaati İslami’nin liderlerinden Abdulkadir Molla’nın Aralık 2013’te idamından önce söylediği 'Suçum Allah'tan başkasına kulluk etmemekti. Bize kulluk et dediler, ben de asın dedim!'' sözü hala hafızalarımızda canlı durmakta. Hasina’nın uyguladığı baskılar ile, Cemaati İslami’nin yöneticileri ya hapiste şüpheli şekilde öldüler ya da idam edildiler ve seçimlere de katılmalarına izin verilmediler. Bu şekilde Bangladeş halkını, özellikle Cemaati İslami’yi sindireceklerini sandılar. Ancak laik diktatör Hasina ve o zihniyette olanların anlamadıkları nokta şu oldu; şehit edilen insanlar, şehadetlerinden sonra da kanlarıyla insanları aydınlatmaya devam ederler ve Bangladeş’te bu gerçekleşti.

Hasina’nın sonunu getiren ise, devleti babasının çiftliği gibi düşünüp yönetmek istemesiydi. En son çıkardığı yasa ile “Devlet kadrolarına alınacak yeni memurların yüzde 30'unun, '1971 Ayaklanması' sırasında 'üstün hizmet' görenlerin torunlarına verileceği’ne” dair düzenlemeydi. Bangladeş'te 1971'deki Bağımsızlık Savaşına katılanların aileleri ülke nüfusunun yüzde 3’ünü oluşturuyor. Bu yüzde 3’lük kesime kamuda ayrılan kontenjan yüzde 30 oranında. İçlerinde Hinduların da bulunduğu yüzde 3’lük kesim ülkenin laik, seküler kesimini oluşturuyor. Geriye kalan yüzde 97’lik kesime yüzde 70 gibi kontenjan ayrılıyor. Kontenjanın, başbakan Hasina'yı destekleyen hükümet yanlısı grupların çocuklarına fayda sağlaması, öğrencilerin öfkesine neden oldu. İş bulmak konusunda zorlanan öğrenciler de bu adaletsizliği protesto etmek için ayaklandı. Yüksek Mahkemenin temmuz sonunda kontenjan kotası oranlarını düşürmesiyle protestolara son verildiği duyurulmuştu.

Gösterilerdeki şiddet olaylarından sorumlu tutulan Cemaat-i İslami Partisi ve öğrenci kanadının yasaklanmasının ardından protestocular, bu kez de gösterilerde yaşamını yitirenler için "adalet" çağrısıyla sokaklara dökülmüştü.

Bangladeş'teki gösteriler sırasında şiddet olaylarında yüzlerce kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi gözaltına alınmıştı. Bu protestolar neticesinde de nihayet Hasina helikopterine atlayıp Hindistan’a kaçtı.

Bangladeşli gençler üzerlerine düşeni yaptılar. Canları pahasına bir diktatörü alt etmeyi başardılar. Birçok insanın kanına giren ve devletin kadrolarını kendi yandaşı olan azınlığa vermek isteyen diktatörü yıktılar. Sıra devlet yönetimini belirleyecek, geçici hükümeti kuracak ekipte. Bu ekibin görevi, gençlerin hayatları pahasına elde ettikleri kazanımları yeni bir diktatöre vermemek. Adaletle hükmedilecek, insanların inandıkları gibi yaşayacakları bir yönetim sisteminin kurulmasını sağlamak. Bunu sağlayamazlarsa, basit hesapların peşine takılırlarsa, onların vebali de en az Hasina kadar olacaktır.   

 “Bir Müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz.” ilkesini mutlaka dikkate almalıyız.  2010 yılının sonunda başlayan ve hepimizde heyecan oluşturan Arap Baharı da benzer olaylarla başlamıştı. Bir bir diktatörler yıkılmıştı. Ama bugüne geldiğimizde giden diktatörlerin yerine yenileri geldi, Suriye’deki kan hala durmadı. Bu olay hafızalarımızda hala tazeliğini koruyorken Bangladeş’te aynı sonucun yaşanması korkusu sarıyor insanı.

Müslümanlar birbirlerine nasihat ederler, ancak bu dönemde Bangladeş’e hangi Müslüman ülkesi model olacak ya da nasihat edecek? Çünkü bugünkü Müslüman yöneticilerin hepsi nasihate muhtaçlar.

Allah’tan temennimiz, Bangladeş’te kendisine inanan insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmasıdır; onları aydınlıklardan karanlığa çekmek isteyenlere fırsat vermemesidir.

 

Yorum Ekle

İlk Yorumlayan Siz Olun!

YAZARIN SON 5 YAZISI

Tüm Yazıları
Boğaziçi Eğitim Derneği

Boğaziği Eğitim Derneği Kurumsal Web sitesi.

Boğaziçi Eğitim Derneği

İstiklal Mah. Hamikoğlu Sok. No:16
44320 Battalgazi / Malatya

Dernek Yazılımı: Medya İnternet™ - Dernek Sitesi Kulga © Tüm Hakları Saklıdır.